Türkiye’nin Mersin ilinin Silifke ilçesinde bulunan doğal bir mağaradır. Mağara yaygın olarak Cennet-Cehennem olarak adlandırılır ve özellikle turistik bir cazibe merkezi olarak bilinir.
Cennet-Cehennem Mağarası 1988 yılında turizme açılmıştır. Mağara, içindeki iki ayrı bölümün farklı atmosferleri nedeniyle Cennet ve Cehennem olarak adlandırılmıştır. Mağaranın Cennet kısmı geniş ve aydınlık bir bölümden oluşurken, Cehennem kısmı daha dar ve karanlık bir geçitten oluşmaktadır.
Mağaranın içindeki doğal oluşumlar oldukça etkileyici. Sarkıt ve dikitler mağara içinde görülebilen yaygın kireçtaşı oluşumlarıdır. Mağaradaki yeraltı nehirleri yeraltı gölleri oluşturmuştur ve mağara büyüleyici bir atmosfere sahiptir.
Mağara içinde düzenlenen turlar ziyaretçilere bu doğal güzellikleri keşfetme fırsatı sunuyor. Mağara duvarlarındaki ışıklandırma ve yürüyüş yolları ziyaretçilerin mağarayı güvenli bir şekilde ziyaret etmelerini sağlıyor. Mağara, macera sporları meraklıları için de ilgi çekici.
Türkiye’nin önemli turistik merkezlerinden biri olan Cennet-Cehennem Mağarası, doğal güzellikleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Mağarayı ziyaret etmek isteyenler Silifke ilçesine ulaşarak yerel turizm işletmecileri aracılığıyla mağarayı ziyaret edebilirler.
Cennet Mağarası
Cennet Düdeni, bir yeraltı deresinin neden olduğu kimyasal erozyon nedeniyle tavanın çökmesi sonucu oluşmuş büyük bir düdendir. Elips şeklindeki ağzının çapları 250 ve 110 metre, derinliği ise 70 metredir. En derin noktasında yaklaşık 200 m. uzunluğunda ve 135 m. derinliğinde bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise bulunmaktadır.
Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık yazıtta bu kilisenin V. yüzyılda Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırıldığı yazılıdır. Her biri oldukça geniş olan 452 basamaklı taş bir merdiven cennet mağarasına inmektedir. Kiliseye 300. basamakta ulaşılır. Kiliseden sonra mağaranın sonunda mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.
Bir çöküntü obruğudur ve Miyosen döneminde oluşan sığ denizel kireçtaşı tabakaları içindeki karstik süreçler sonucunda oluşmuştur. Obruğun kuzey yamacı oldukça diktir. Düden, kapalı bir karstik mağara sistemindeki bir galerinin tavanının çökmesi ile oluşmuştur. Yeraltı deresi olarak da adlandırılabilecek bu sistem günümüzde de faaliyetini sürdürmekte ve dere yolu üzerinde oluşan Cehennem çukurunun taban yüzeyinin altından geçmektedir. Narlıkuyu arazisinin derinliklerinden karstik kaynaklar şeklinde Akdeniz’e dökülmektedir.
Obruk tabanına inen merdivenin bitimine yakın Helenistik dönemden kalma bir Zeus Tapınağı bulunmaktadır. Tapınak Hıristiyanlık döneminde kiliseye dönüştürülmüştür. Tapınağın güney kısmının duvarı mevcut değildir.
Merdiven yolunun da bu dönemden kaldığı düşünülmektedir. Obruğun dibine kadar rahatlıkla inilebilmektedir. Bu yüzeyin yerle temas ettiği noktada yeraltı deresinin sesleri rahatlıkla duyulabiliyor. Dibe inmeden hemen önce yukarı çıkan bir asansör bulunmaktadır.
Cehennem Mağarası
Yaklaşık 110 m derinliğe sahip olan cehennem çukuru, Cennet Obruğu’nun oluşumuna yol açan karstik bir yeraltı akarsuyunun açtığı bir yeraltı mağara sisteminin tavanının aşınması ve çökmesi sonucu oluşmuştur. Cehennem çukurunun ağız çemberi çapları 50 m ve 75 m, derinliği ise 110 metredir. Kenarları içbükey olduğu için içine inilememektedir. Çukurun tabanından bir yeraltı deresi akmakta ve bu dere batıdaki Cennet Çukuru’nun altından geçmektedir.
Cehennem Düdeni’nin kenarları içbükey ve Cennet Düdeni’ne göre daha dar ve dik olduğu için dibine inmek mümkün değildir, özel bir dağcı ipi veya sert bir merdivenle inilip çıkılabilir. 2021 yılında Cehennem obruğunun daha iyi gözlemlenebilmesi için camdan bir seyir terası inşa edilmiştir.
Yunan mitolojisine göre Zeus, alev alev yanan yüz başlı ejderha Typhon’u buradaki bir dövüşte yendikten sonra onu sonsuza dek Etna Yanardağı’nın altına kilitlemeden önce bir süreliğine Cehennem çukuruna hapsetmiştir.